21 Haziran 2016 Salı

MİNİMİNİMALİSTLİK

Bu aralar mottom bu 😊
Çıkış noktamda şu oldu. Haliyle yazın gelmesiyle,  yazlık kışlık yapma,  hurçları çıkarma işi başladı. Kışlıklar havaleli. Montlar , kazaklar yer tutuyor . Yazlıklar öyle mi ; 8 tişörtü koy üst üste 1 kazak yeri anca kaplar.
İşim gereği de kişilere stil danışmanlığı yaparken ; önerdiğim şu olur : " En az 6 aydır giymediğiniz kıyafetler bir daha ki sezona giyilmez. " Zamanı gelir , belki gibi cümleler burda pek işe yarayan cümleler değildir. Çünkü onu geçen yaz veya kış giymediyseniz önümüzdeki yaz / kış ta giyilmez.
Kendime de bunu uyguladım. Kıyafetlerle ne işim olmuşsa biraz fazlaca alınmış , giyilmiş . Genelde el değiştirmeyi şimdiye kadar yapsam da bu sefer ikinci el kıyafet satan sitelere resimlerini çekip koyup , satmaya başladım. Aaa iyiymiş bu 😉. Hem kıyafetlerim değerleniyor , hem para kazanıyorum , hemde az eşya mantığına geçişi uyguluyorum .

Bunu sadece giysiyle sınırlı tutmadım. Önceliğime şunu aldım ;     "İSTEK Mİ İHTİYAÇ MI ? " Bunu uygulamaya başladığımda , isteklerim önce beni esir etmeye çalışsa da onlara karşı durabilmeyi ve dirayet gösterebilmeyi başardım. Yani hınca hınç dolu gardrobumun çoğunun istekle alınmış kıyafetler olduğunu farkettim. Yaşasın böylelikle paramda cebimde kalacaktı.

Bunu size de tavsiye ederim. Almaya yöneldiğiniz herşey için kendinize istediğim için mi alıcam , yoksa ihtiyacımı mı karşılayacak diye sorun 😊. Benden söylemesi. Ekonomiye bir katkı da benden olsun .

Başka hangi alanlarda mimimalist olmaya çalıştığımı da paylaşayım. Arkadaşlıklar. Yeri baki , hiç değişmez olan sağlam dostluklarım harici arada sırada görüştüğüm , baktığımda bana birşey katması azalmış , beni artık beslemeyen arkadaşlıklardan uzaklaştım. Bu ne bir küslük , ne bir ayrılık. Sadece beslenmek..... veya artık beslenememek...

İstanbul da yaşayan çok tatlı bir tanıdığım ablam var. Eşiyle ve kedileriyle çok güzel bir evleri var. Evlerinin güzelliği şurdan geliyor ; fazla eşyaları yok. Gayet minimalist. İhtiyaç karşılayacak kadar eşyaları var. Öyle dizi dizi kahve fincanları yerine iki tane var.  Mutfak üstüne gelmiyor azar azar tabak - çanak. Onlara her gittiğimde çok etkilenirim bu minimalistliklerinden. Birde kendilerini ve fikirleri çok önemserim. 😊

Minimalistlik için birde şunu yaptım. Herşeyi tam , mükemmel ve 4-4 lük yapmak zorunda olmayı bıraktım. Ağır bir misyon bu. Yorucu. İnsanı ekstra efor sarfetmeye zorluyor. Aaa ne gereksiz öyle. ( tabii bunu diyen Oya şu an 40 yaşında ki Oya 😊 . Olsun o da hala öğreniyor . Biri öğrenmenin yaşı yok mu demişti ne 💚 ) Olması gerektiği kadar olsun.
Her yere yetişmek zorunda olmadığımı farkettim. Evimi  bal dök yala yapmak zorunda da değildim. Temiz olsun yeterdi.  Boş konuşmaları da duymak zorunda değildim. İnsanların 'o ne der bu ne der ' demelerini zaten çok duyan veya onların laflarına göre karar veren biri olmadığım için onları da duymazdan gelmeye başladığımda da;  işte dedim : " BU HAYAT SENİN HAYATIN. SADECE SENİN SORUMLULUĞUNDA. SEN NASIL İSTERSEN ÖYLE ŞEKİL VER. "  Hem minimalist hemde özgürlüğün yolunu buldum böylelikle.
Bizi tutan , fazla gelen ne varsa bunları bırakıp kendi hayatımızı yaşayamaya başlamak kadar güzeli yok. Az her zaman çoktur. Çokun içinde boğulur insan. Azınsa  içinde nefes  aldığını hissedersin. 

Az'a ve minimalliğe geçmeniz dileğiyle...

Sevgiyle
Oya :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder